|
SURİYE (17 Haziran 2011, Cuma)
Komşumuz Suriye, Arap Baharının en kanlı şekline sahne oluyor, bahar ateş çemberine dönüştü. Beşşar Esad, beklentileri boşuna çıkarmadı ve babasının oğlu olduğunu ispatladı.
Bir ülkenin ne olduğu iki ana unsurla belirlenir. Birisi Allah tarafından verilen imkan veya imkansızlıklar, diğeri de sonradan kazınılan muktesabatlardır.
Verili olan hususlar; coğrafik konum, yer altı ve yer üstü zenginlikler, nüfus, tarihi arka plan vs.
Sonradan kazanılanlar ise, askeri güç, siyaset anlayışı, yetişmiş insan unsuru, teknolojisi vs.
Ülkeyi idare etmek, bu iki ana unsuru dengeli ve reel olarak irtibatlarını sağlamak ikisini birbirini besler hale getirebilmektir. (Bununla alakalı daha derin malumat isteyenler, sayın Davutoğlu?nun Stratejik Derinlik kitabına bakabilirler, orada çok derinlikler göreceklerdir.)
Bu açıdan bakılınca, Suriye, jeopolotik ve jeostratejik olarak çok nazik bir konumdadır. Komşuları sıradan komşular değildir, İsrail gibi bir siyonist devletle komşudur. Lübnan gibi tüm dünyaya açık ve her an sürpriz yapabilen bir komşu vardır, diğer komşusu Irak kaynayan bir kazandır, tarih boyunca hep öyle olmuştur. Ürdün, çoğu Filistinli ve dış dünyanın güdümünde bir ülkedir. Türkiye tarihen Suriye varisi ve Cumhuriyet?in ilanından sonra düşmanca davranan (yeni dönem hariç) bir ülke.
|
|
Devamını oku...
|
|
Darb- Kelîm (Musa Vuruşu) |
 |
 |
 |
|
Darb- Kelîm (Musa Vuruşu) (13 Mayıs 2011, Cuma)
Muhammed İkbal?in ömrünün sonlarına doğru Urduca yazdığı şiirleridir.
Prof. Dr. A N. Tarlan Hoca tarafından Urduca'dan tercüme edilerek yayınlanmıştır.
Hoca?nın yetkinliği ve şiire hakimiyetini hemen müşahede edersiniz.
İkbal?in o coşkulu ve sert tenkitlerini ve insanın ufkunu açan tesbitlerini görmek mümkündür.
İçinde Yaşadığım Yüz Yıla Savaş İlanı
Başlığı altındaki bölüm
?Hür yaradılışın feveranları, bir yerde durup oturmakla bağdaşamaz.
Bahar rüzgârı dalgası gibi gezip dolaş, en iyisi budur.
Bir cezbe ile Musa vuruşunu ele geçir.
Yolunun üzerindeki taştan binlerce çeşme fışkırır.?
Hz. Musa?nın ele geçirmesini istediği vuruş, Yed-i Beyza mıdır? Asa mıdır? Belki de Musa (a.s)?ın mucizelerinin her biridir.
Sihirbazların sihrini bozan Asa, bugün tüm batı göz boyamacılığına karşı bir sığınak ve savunma silahımız olabilir. Peygamberanî silahlarla silahlanarak batı emperyalizmine karşı koyabiliriz.
|
|
Devamını oku...
|
|
|
Kendine Danışmak (20 Mayıs 2011, Cuma)
İş tutmak veya iş yapmak, yetenekleri tayin ve tesbit etmek ve yerli yerince kullanmakla mümkündür. İşçi çalıştırmak işe göre işçi almakla sağlanır, işe göre işçi istihdam edemeyen verim elde edemez.
Bu genel kaide insanın kendi özü için de geçerlidir, yeteneklerini ve öz yapısını keşfedemeyen kendinden verim alamaz.
Beniâdem, kendini çok kayırır, yeteneklerini abartır, nakısalarını gizler. Ortada bir eksik gedik varsa o mutlaka başkasınındır. İtiraf etmek benim bu hususta kusurlarım, eksikliklerim var demek çok az insanın becerebileceği bir erdemdir.
Herkes yola koyulmadan önce kendini güzelce yoklamalıdır. Ben ne yapabilirim. Özüne iyice inebilmelidir. Kendini tanımak, zaaf ve meziyetlerini keşfetmektir. Bu keşif sonucu zaaflarını telafi eder ve sağlıklı bir yol alabilir.
Kendine danışırken niçin danıştığını da belirlemelidir. Eğer ilim alanında çalışmak istiyorsa yeteneklerine o gözle bakmasını bilmeli, ona göre bir alan seçmelidir. Mesela, sayısal zekâya sahip birinin ben nasıl olsa zekiyim aklım yerinde ve her şeyin üstesinden gelirim diye bakarsa ve sosyal alana kayarsa başarısı azalır veya sosyal alanı da sayısal alana çevirir.
Kendine danışmak dışarıdan biriyle istişare etmeyi de aşan derin ve ciddi bir ameliyedir. Çünkü hiç kimse bizim marazlarımızı ve erdemlerimizi bizim kadar bilemez, meziyetlerimizi ve nakısalarımızı bizim kadar fark edemez. Yapabilirliğimizi, dayanıklılığımızı tam anlamıyla yüce Allah?tan sonra biz kendimiz biliriz.
|
|
Devamını oku...
|
|
Libya Olayları ve Batılıların Saldırısı / İstilası |
|
|
|
|
Libya Olayları ve Batılıların Saldırısı/İstilası
Tunus?la başlayan Arap hareketlenmesi, dalgalar halinde devam ediyor. Mısır, kısmen rayına girmiş durumda, Yemen, Bahreyn, Suud, Suriye içten içe kaynıyor. Bu kaynamalar devam edecek, kendini emniyette gören veya öyle görüntü veren ülkeler de nasibini alabilirler. Bu ülkeler arasında; Türkiye, İran, Pakistan, Azerbaycan hatta ABD, Fransa vs de saymak mümkündür.
Dalganın şiddeti ve nereye kadar uzanacağını bekleyip veya izleyip göreceğiz. Yalnız Libya?nın özel bir durumu var.
Kaddafi, 42 senedir Libya halkını köle gibi kullandı, ezdi, devlet olmasını engelledi, her şeyi kendine bağladı ve sonunda ülke; Kaddafi Libya?sı oldu.
Tüm dünya buna seyirci kaldı. Kaddafi, bazı ülkeleri ucuz petrol satarak susturdu, bazı ülkelerin başkanlarına seçim yardımında bulunarak sessizleştirdi, bazı ülkeleri de Libya?da iş hacmi açarak yanına çekti.
Deli dediler ama elini bile öpen oldu.
Paris?te çadır kurdu, Türkiye başbakanına dünyanın gözü önünde hakaretler etti.
Her sene İhvan-ı Müslimin'e mensup önde gelenleri devrim yıl dönümünde şehit etti, devrim kutlaması olarak. Müslümanlara zulüm ettiği için tüm hataları sineye çekildi, aslında buna sineye çekme demek de doğru değil, batılılar buna kasten göz yumdular, önünü açtılar. Bugünü hazırlamak için tiranı beslediler büyüttüler, bu işi bazen Rusya yaptı, bazen İtalya yaptı, bazen de Fransa yaptı. Türkiye?de bu hususta çok pirüpak diyemeyiz.
Kaddafi?nin zulmü yeni değil ama ne olduysa bugün artık kabul edilemez bir kerteye ulaştığına kanaat getirdi dünyanın efendileri, gerçekten zalim olan Kaddafi?yi devre dışı bırakma kararını aldılar.
Wikileaks belgeleriyle patlamaya hazır hale getirilen halk birden Libya?da sahneye sürüldü ve uluslararası büyük güçler hemen harekete geçtiler.
|
|
Devamını oku...
|
|
