| TOPLUMSAL VE KÜRESEL KARGAŞA VE ÇÖZÜM YOLLARI -1 |
|
|
|
|
Toplumsal ve küresel kargaşa, kaos, savaş, sömürü, adaletsizlik, ekonomik ve sosyal dengesizlikler, baskılar, zulümler... Dünyamızı sarmış durumda. Bunların müsebbipleri ve mağdurları, bozguncu başı Trump ve onun yavrusu Netanyahu başta olmak üzere herkes müşteki... Dünyada kim ne kadar tahripçilik yapıyorsa, o, en çok toplumsal ve küresel bozgunculuktan şikâyet ediyor. Kapitalist dünya sosyalist dünyayı suçluyor, sosyalist dünya kapitalist dünyayı suçluyor. ABD; Çin'i, Rusya'yı, İran'ı vb. suçluyor. Çin, Rusya İran vb. ABD'yi İngiltere'yi, AB'yi ve peyklerini suçluyor. İşin aslı bu iki blok birbirini besliyor. Bu tarz ayrı bir yönlendirme sanatı. Herkesten çok adalet, hak, hukuk, insan hakları, barış, uzlaşı, toplumsal ve küresel uzlaşma ve uyuşma diyerek haykırınca, sanki suçlarını kapatmış olurlar. Bu tarz suçu örtme ve perdeleme, bir yere kadar tolere edilir, belli bir zaman insanları inandırabilir veya mazlum ve mağdurları uyutabilir. Ama mızrak çuvala sığmamaya başlayınca artık zalimlerin, perdeleyici ve saptırıcıların yüzündeki maskeler düşmeye başlar. Dünyamız elan bu haksızlığın en âlâsını yaşıyor. Olmakta olanları anlamak için bazı tesbitlerde bulunma gereğini duyuyorum. Bunlar gerçekleşmeden haksızlıkların önü alınamaz.
Hasletlerin Sirayeti İyilikler de kötülükler de birbirlerine ulanarak, yek diğerini besler. İyilik de kötülük de kişinin şahsıyla sınırlı kalmaz.
İyiliğin işleyiş tarzı İçimizdeki iyilikler, dışarıdaki iyilikleri okşar, besler büyütür. Onları nerede olursa olsun arayıp bulmaya çalışır, bulamazsa bile onunla kendini bir sayar. İyiliğin etrafı kimi zaman dikenli, kimi zaman taşlı sert kayalarla çevrili. İyiliğin temeli fıtrata dayanır. İnsan fıtratı, yerküre fıtratı, kainat fıtratı. İnsanî ve İslamî mücadele ve mücahedenin özü, fıtratı örten kirleri ve pasları temizlemektir. Fıtratlar uyumlu çalışırsa iyilik galebe çalar. İyiliğin bir ucu sağlam düşünceye dayanır, bir ucu sahih imana dayanır, bir ucu yerinde tebliğ ve davete dayanır en son ucu kötülükle mücadele ve mücahedeye yani her türlü cihada dayanır. Bunlar ahenkli / uyumlu ve yek diğerini beslerse hayırlı neticeler doğurur. Kötülüğün işleyiş tarzı; Kötülük, dışarı taşır, taşmazsa bile dışarı sızar. Sızıntı taşmaktan daha sari ve tehlikelidir. Çünkü herkes fark edemez. Bir nevi sinsi hastalık gibidir. Kötülükler, sirayet etmede iyiliğe göre daha hızlı, çabuk ve fazla yayılır. İçimizdeki kötülükler dışarıdaki kötülükleri besler, yayılması için ortam hazırlar. Onun için içindeki putları besleyenler dışarıdaki putlara zemin hazırlar. Nefsinin heva ve hevesine mağlup olan başkasının nefsani ve egosuna ses çıkaramaz. Belki de içten içe de onu takdir eder. Benim yapamadığımı o yapıyor diye içinden geçirir. Putçuluğa karşı çıkanlar eğer içindeki ben putunu yenememişse meri putlara hizmetkar olurlar. İsterse akşama kadar put kırıcılığa soyunsun. O putu kırar yerine kendi egosunun putunu ikame eder. İnsanı kuşatan ne varsa hepsi ya bizi besler veya bize zarar verir. Yüce Allah, içimize değişik hasletler yerleştirmiş, bunları iki ana eksende toplamak mümkün. Biri beşeri/ maddi özellikler. Beş duyu organlar ile ifade ettiğimiz. Göz, burun, kulak, dil ve deri. Yani bakarız, görürüz gördüklerimizle amel ederiz. Koku alırız, koklarız nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışırız. Duyarız sesler bize ulaşır onunla karşıdakini duyar ve iletişime geçeriz. Yiyeceklerimizi, içeceklerimizi tadarak anlayabiliriz. Tatlı mı, tuzlu mu, acı mı... Bir de dokunarak bazı şeylerin özelliklerini kavrarız. Sert mi yumuşak mı cıvık mı katı mı? Bunlar bizim beşerî tarafımız. Hayatımızı bunlar aracılığı ile sürdürürüz. Bunlar olmadan hayat yaşanmaz. Ayrıca vücudumuz var. El, ayak ve diğer azalarımız. Kalp, ciğer, bağırsak, beyin, sinir sistemi vs. bunlar bizim beşerî yönümüzü oluşturur. Bir de görünmeyen ama var olan hasletlerimiz vardır. Kin, garaz, öfke, sevinç, üzüntü, doğruluk, yalancılık... Bu kısım varlıklarımızı iki ana kısma ayırabiliriz iyi hasletlerimiz, kötü hasletlerimiz. İçimizdeki bu varlıklar, bizi biz kılan var oluşlardır. Bunları yerli yerince kullanabilirsek beşerlimiz ile insaniliğimiz uyumlu çalışır. Her bir duygunun kullanım alanı vardır. Mesela en zararlı gibi görünen garaz, düşmanlık besleme. Bu duygumuzu tamamen yok kabul edersek her türlü haksızlığı sineye çekeriz ve bu bizi rahatsız etmez. Böyle bir Müslüman olabilir mi? Olamaz. Ama Kur'an'ın bize öğrettiği doğrultusunda kullanırsak hayırlara ve sevaba vesile olur, bize cennet yolculuğumuzda yardımcı olur. "Muhammed Resulullahdır, onun maiyetindekiler ise küffara karşı çok çetin, kendi aralarında gayet merhametlidirler..." (Fetih suresi, 29.) Bir Zaza atasözü; "bî ğayret la Ümmet" gayreti olmayanın İslam ümmetiyle alakası yoktur. Buradaki gayret gayret-i diniyedir. Yani Allah adına haksızlığa karşı çıkıştır. İyi hasletlerimizi besleyip geliştirmek, kötü haslet diye bilinen hasletlerimizi kontrol etmek. Aslında içimizdeki hasletler yerli yerince kullanılırsa kötü haslet diye bir hasletimiz olmaz. Mühim olan bizdeki tüm duygu ve düşüncelerin ne için yaratıldığı ve nerede kullanılması lazım geldiğini keşfedebilmektir.
|





