MTTB - I (Milli Türk Talebe Birliği) PDF Yazdır e-Posta

MTTB - I  (Milli Türk Talebe Birliği)

Osmanlı?nın çökmeye başlaması arayışları hızlandırdı. Batılılaşma serüvenimiz de bir bakıma İmparatorluğu kurtarma arayışıdır.

Osmanlı?yı kurtarma çareleri arasında üç tarz-ı siyaset öne çıkıyor. a)İslâmcılık b)Osmanlıcılık c) Türklük veya Türkçülük.

Bu arayışlar sürerken II. Abdülhamit döneminde iki ayrı uç beliriyor, daha doğrusu iki ayrı zümre oluşuyor. Mevcudu muhafaza etmeye çalışan iktidar, Sultan II. Abdülhamit. Mevcudu değiştirmeye azmeden ve her yolu denemeyi mubah gören İttihat ve Terakki Cemiyeti ve bazı arayış sahipleri.

1908 Meşrutiyet Devrimi?ni sağlayan siyasi dernek (parti) İttihat ve Terakki Cemiyeti?nin temeli, 1893 yılında İstanbul?da Askerî Tıbbiye?de atıldı. Kurucuları Dr. İshak Sukûtî, Dr. Abdullah Cevdet. İbrahim Temo ve Şerafettin Mağmuni?dir. Cemiyetin amacı istibdada karşı direnmek, Meşrutiyet yönetiminin yeniden yürürlüğe girmesini, özgürlüğe, eşitliğe, mal ve can güvenliğine yer veren bir yönetimin kurulmasını sağlamaktı.

Cemiyet, kısa zamanda gelişti, İstanbul?da birçok semtte gizli komiteler kuruldu. Kahire?de ve Paris?te dernek adına yayımlara girişildi. Bunun üzerine II. Abdülhamit yönetimi, İstanbul?da sıkı araştırmalara girişti. 1897?de Cemiyet üyelerinin çoğu ele geçirilerek bir kısmı hapsedildi, bir kısmı sürgün edildi. Ama devrim düşüncesi yok edilemedi.

İttihat ve Terakki?nin amaçları özellikle Rumeli?de subaylar, askerî öğrenciler ve memurlar arasında yaygınlaştı. Selanik, cemiyetin merkezi haline geldi. Atatürk ve İsmet İnönü de cemiyete üyeydiler.

MTTB?ye giden yol

Cihan harbinden sonra yenilen Osmanlı toprakları üzerinde küçülerek kurulan TC , İTC içindeki olumlu unsurları da tasfiye ederek ulus-devlet inşa etti. Bu yeni ulus devlete yeni bir tarih, yeni bir fikir ve yeni halk lazımdı, bunu da en iyi gençlik sağlayabilirdi.

MTTB?nin ilk kuruluş dönemi İTC?nin devamı sayılır. MTTB?nin tarihi seyri ile TC?nin tarihi seyri arasında bir paralellik vardır. MTTB bir bakıma yakın tarih demektir. Sıradan bir öğrenci hareketi, bir dernek veya vakıf kuruluşu gibi görmemek gerekir.

Türkçülüğün iki önemli ismi; Ziya Gökalp ile Yusuf Akçura, İTC?nin fikir babaları sayılır. Bu iki zat aynı zamanda TC?nin temel gayesine uygun fikir beyan etmişlerdir. Gençlik üzerinde her ikisinin büyük etkisi olmuştur. MTTB?nin ilk dönemlerinde bu iki ismin büyük etkisi vardır. Gökalp içe doğru fikir beyan etmiş, TC?nin temellerini oluşturmak istemiş, Akçura dış Türklerle daha çok alakalanmıştır. MTTB?nin de tarihi seyri bu iki unsurla çok yakın ilişkilidir.

İTC, Türkçülük, CHP ile konunun yakın alakası vardır.

Burada MTTB merkeze alınarak bir değerlendirme yapılacaktır.

Konu ile alakalı çok doküman var, fakat ilk dönemleri, bilhassa kuruluşu ile alakalı net bir doküman yoktur. O dönemleri muğlâktır. Ülkenin genel belirsizliği, muğlâklığı MTTB?ye de sirayet etmiştir.

MTTB?nin Türkiye?ye göre,  Türkiye?nin de dünya hâkim gücüne göre şekil aldığını söylemek mümkündür. Konuyu değerlendirirken aynı zamanda dünyanın gidişatına da bakmamız gerekecektir.

MTTB?yi önemli kılan husus, 1970?li yıllardan sonraki İslâmiliğidir.

MTTB, dünyayla, siyasi erkle, dini hayatla, başka gençlik hareketleriyle ilişkisine bakmamız lazım gelecektir. Basın-yayın, örgütlenme biçimi, ülkedeki ağırlığı tüm bunları hesaba katarak tahlil yapmaya çalışacağız.

1913 yılında ? Türk Gücü? diye bir dernek kurulur. Burada asker millet anlayışı öne çıkar. Ziya Gökalp?ın Türkçü anlayışına uygun bir nizamname hazırlanır. Türkün gücü her şeye yeter sloganıyla hareket eder.

1914 yılında Enver Paşa öncülüğünde ?Osmanlı Güç Dernekleri? kurulmuştur. 9 Nisan 1914 yılında Enver Paşa Başbuğluğa getirilmiştir. Alman milliyetçiliğin etkisindeki bu gençlik örgütü zamanla eriyip gitmiştir. Daha sonra bu dernek ?Osmanlı Genç Dernekleri? adını almıştır.

MTTB?nin Kuruluşu

Cihan harbinin başlaması, gittikçe kötüye giden ülke ahvali ve mevcut gençlik teşkilatların işe yaramadığını gören ülke insanı gibi gençlik de arayışlarını sürdürüyor. Bir taraftan savaş, diğer yandan gelecek tasavvuru, işte böyle bir atmosferde Daru?l-Funun öğrencileri 1916 yılında bir araya gelerek MTTB?yi kuruyorlar.

Burhanettin Kayhan 4 Aralık 1916 yılında kurulduğunu yazar. Elde herhangi bir belge yok fakat tüm başkanlar ve MTTB mensupları bu tarih hakkında ihtilaf etmiyorlar.

Kayhan, kuruluş gayesini; ülkenin içinde bulunduğu savaş haline destek olmak ve ülkeyi işgalden kurtarmak ?Milli Kurtuluş?a fiilen ve fikren iştirak etmek  ve gelecek tasavvuru oluşturmak olarak beyan eder.

MTTB Birinci Dönem:

1916- 1929 olarak değerlendirmek yanlış olmaz sanırım. Bu dönem mecrasını bulma ve var olmaya çalışma dönemidir.

Savaş ortamında, gençlikle ilgili faaliyet mümkün olmamıştır. Gençler de diğer vatan evlatları gibi cephelerde çapışmış ve çokça yararlıklar göstermişlerdi. 1924 Kasım?ında yabancıların işlettiği tramvay şirketi öğrencilerden yarım fiyat yerine tam bilet fiyatı almalarıyla başlayan öğrenci hareketi yabancı sermaye düşmanlığına dönüşmüş ve ciddi eylemlere vesile olmuştur.

1924 yılında İbrahim (Öktem), başkanlığa getirilir, faaliyete geçer. Türk Talebe Cemiyeti adına uluslararası toplantılara katılır. 1926 Roma?da, 1927 Paris?te, 1928 Peşte?de yapılan öğrenci kongrelerine katılır.

Birlik dağılma tehlikesiyle karşı karşıya gelir ve çareler arar.

MTTB İkinci Dönem:

1929-1936 toparlanma ve resmi ideolojinin temsilciliği yapma dönemidir. Bu dönemde öne çıkan Tevfik İleri?dir. Kayhan, müsbet olarak adlandırır.

Ahmet Tevfik İleri (d. 1912, Hemşin, Rize, Türkiye), (ö. 31 Aralık, 1961), Türk siyasetçi.

Babası Hafız Celal Efendi, annesi Fatma Hanım?dır. ?İmamoğulları? ismi ile bilinen bir aileye mensuptur. Ailesi, doğumdan bir kaç yıl sonra İstanbul?a göçmüştü. İlk ve orta öğrenimini İstanbul?da Gelenbevi Ortaokulu?nda yaptıktan sonra 1933 yılında İTÜ Yüksek Mühendislik Okulu?nu bitirdi. Aynı yıl Vasfiye Hanım ile evlendi. Çiftin Cahide, Cahit, Ayşe adlarında üç çocukları oldu.

Öğrenciliğinin son yılında Milli Türk Talebe Birliği başkanlığını yaptı. Tevfik İleri, öğrencilik yıllarından itibaren hareketli bir hayat sürmüştü; öğrenciliğinde Bulgar gençleri tarafından Razgrad Türk mezarlığının tahribinin protestosu, Türkçe?nin daha yaygın bir şekilde kullanılması, yerli malına gerekli önemin verilmesi gibi amaçlarla miting ve gösterilerin yapılmasına öncülük etti. İstiklal Marşı çalınırken ayağa kalkılması, 16 Mart günleri Çanakkale Şehitleri?nin anılması gibi gelenekler onun bu dönemdeki öncülüğünde başladı.

İleri?nin mesai arkadaşları, Adnan Cahit Ötüken, Rüknettin Fethi Olcaytu ve Şükrü Kaya?dır. Siyasal iktidarla ayni değerleri paylaşır. Bu dönem Türkiye?sinde tek geçer ideoloji Atatürkçülüktü, onun dışındaki tüm düşünceler ülke için zararlı sayıldı ve gençlik buna yönlendirildi. Zararlı düşünceler; İslâmcılık, Türkçülük ve yarı yarıya batıcılıktı.

2 Temmuz 1933 yılında Adnan Cahit?in yönetiminde ?Birlik? dergisinin ilk sayısı çıkar. ?Birlik Niçin Çıkıyor??  adlı baş makalede: ?Birlik? aramızdaki kalp, kafa ve inanış beraberliğini kuvvetlendirmek için çıkıyor. ?Birlik? hadiselerin kalplerimize perçinlediği inkılâp heyecanını daima içimizde yaşayan bir ruh haleti ve bir iman haline getirmek için çıkıyor..?  diyerek safını beyan ediyor. Bu derginin sol üst köşesinde Bozkurt amblemi vardı. Bu dergi Milli Gençlik dergisinin habercisi sayılır.

O zamanın ruhunu iyi yansıtan Ziya Gökalp?in ?Ben, Sen, O, Yok.. Biz Varız? sözüyle başlıyordu. Atatürk?ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşmanın tek yolu birlikti. Gençlik bu yolda önemli görevler üstlenecekti. Bunu MTTB sağlıyordu.

Bu dönemde ilkelerin yerleşmesi ve devletin resmi politikasıyla atbaşı gidiliyordu. Fakat bazı sıkıntılarda yok değildi. MTTB, hem milliyetçiliği savunmayı hem de Pan-Türklük davasına arkasını dönmeyi anlayamıyordu. Devletin o zamanki siyaseti İslâmcılık ve Türklük yapmamaktı. Çünkü her iki siyaset tarzı genç cumhuriyetle uluslararası camiayı karşı karşıya getiriyordu. Devlet, içeride Türkçülük yapacak, dışarıdaki Türklerden sadece haberdar olacaktı. Turancılık yapmayacaktı. Ayrıca İTC?den kalan İslâm?la karışmış milliyetçiliği de bertaraf etmek niyetinde idi. Bu durum MTTB?nin işine gelmiyordu. İçerideki siyasete uyuyordu, fakat dış Türklere karşı uygulanan yok sayma siyasetini tasvip etmiyordu.

Tevfik İleri MTTB?yi yavaş yavaş siyasete ve devlet politikasına yön verme noktasına getirmeye çabalıyordu. Gençlik artık sesini duyurmalı ve rejime sahip çıkmalıydı. Ülke meselelerine müdahil olmalıydı.

Çanakkale Abidesi yaptırma fikri

1933 yılında 25 kadar MTTB?li üniversite öğrencisi Çanakkale Şehitliği?ni ziyaret eder. Kahramanca can veren vatan evlatları bizden saygı ister, Türk milleti saygısız değildir, şehitlerimizin kemiklerini meydanda bırakmayacağız. Çanakkale?de İngiliz ve Fransız mezarlıklarından daha güzel mezarlık istiyoruz derler. Daha sonra oraya ?Türk tarihinin en şanlı savaşlarından birini yaratmış olan ölülerimize abide istiyoruz.? Yazan bir levha koymuşlar.

VAGON-Lİ hadisesi

Türkiye bağımsız devlet olmuş, fakat kapitülasyonlara alışan yabancı şirketler eski alışkanlıklarını devam ettiriyorlar. Çalışan Türk vatandaşlarına hakaret ediyor, onlara eziyetlerde bulunuyorlardı. Naci Bey isminde bir Türk vatandaşı Türkçe konuşmuş, şirket müdürü, Jannoni:

Bu memur böyle ne anırıyor Türkçe mi konuşuyor? diye hakaret etmiş. ?Burada resmi dilin Fransızca olduğunu bilmiyor musun ?? diye de çıkışmış. Naci Bey Türk olduğunu ve ülkesinde kendi dilinde konuşacağını söylemiş. Israrı üzerine on beş gün işten kovulmuş.

Ertesi gün olay, gazetelere aks etmiş,  bunun üzerine MTTB?li gençler harekete geçmişler. Şubat 1933 de cereyan eden bu hadise büyümüş gençler şirketin Beyoğlu idaresini basmışlar ve tahrip etmişler. ?Yaşasın Türkçe? sloganlarını atmışlar. Oradan Eminönü?ne kadar yürümüşler. Yakalanan gençler daha sonra serbest bırakılmış. VAGON-Lİ müdürü değiştirmiş ve Türkçe konuşmaya müsaade etmek zorunda kalmıştır.

?Vatandaş Türkçe konuş? kampanyalarını MTTB başlatmış.

Razgard Hadisesi

Siyasal iktidarla ilk ayrılık ve zıtlaşma Nisan 1933 yılında baş gösterdi. 17 Nisan?da Bulgaristan Deliorman?ın Razgard kasabasındaki Türk mezarlığı 200 kadar Bulgar tarafından tahrip edilmiş, mezarları kazıp ölüleri çıkararak hakaret etmişler.

Hükümetleri nezdinde teşebbüsler sonuç vermeyince, MTTB, izinli bir miting yapmak istemiş Tevfik İleri, CHP İstanbul il başkanı Dr. Fahrettin Kerim?e müracaat etmiş, O da müsaade etmemişti. O tarihlerde Perşembe öğleden sonra ve Cuma günleri tatil idi, 20 Nisan tatil gününde izinsiz bir yürüyüş yapmışlardı. Başkan yardımcısı Şükrü Kaya?nın tüm teşkilatları davet etmesiyle oluşan kalabalık, Maçka?daki Bulgar Konsolosluğu önüne  gelmiş ve genel başkan sert bir konuşma yapmış. Kalabalık Feriköy?deki Bulgar mezarlığına giderek oraya çiçekli çelenkler bırakmışlardı. 80 genç nezarete alınmış, 23 genç 6 gün yattıktan sonra serbest bırakılmıştı. İşte bu olay MTTB ile hükümetin arasını açmış, birliğin kapatılması gündem gelmiştir.

Hatay Mitingi

Hatay, 1921 Ankara İtilaf namesi antlaşmasıyla hususi bir idare ile Suriye?den ayrı bağımsız bir idare olarak kalmış. 1936 yılında hükümet, Fransızlar antlaşma şartlarına uymadı gerekçesiyle  Cemiyet-i Akvam?a müracaat ederek bu zulmü ortadan kaldırmasını istemiş.

Cemiyet bir müşahede heyeti göndermiş, bir netice alınamamıştı. Bunun üzerine MTTB Beyazıt?ta izinsiz bir miting düzenlemiş. Üniversiteli gençliğin coşkulu katılımı ve daha önceki izinsiz eylemleri neticesinde İçişleri Bakanlığı?nca; ?Türk hükümeti öğrencilerin bu tür olaylara karışmasına müsaade etmeyecektir? diyerek 22.11. 1936 yılında kapatılmıştır.

Bu dönemin bazı özellikleri:

Bu dönem MTTB.,  İnkılaba bağlı ve milli hasletlere sahip bir çizgi izliyor. Sola ve komünizme karşı bir duruşu var. Devrim tamamlanmış ve müesseseleşmesi lazım diye inanırlar. 1935 yılında ?Gençlik Var? adlı bir kitapçık yayınlanır ve devrime bağlılık beyannamesi sayılır.

Hitler ve Mussolini yandaşlığı

MTTB, Hitler?i ve Mussolini över; ?Mussolini ve Hitler?in kuvvet aldıkları, kudret gençlik kudreti idi. ?.bugün İtalya ve Almanya tek kalple çarpan bir gençliğin öz vatanıdır. Orada gençlik tek için sıraya konmuş, tek dizi yapılmış ve her şeyin önüne geçirilmiştir.? (1934? te nakleden Çağatay Okutan)

Milliyetçilik ve Kemalizm anlayışı

MTTB?ye göre Kemalizm. ?Kemalizm Türk?e dayanır, Türklük davasıdır. Türklük davası demek; her yeri karış karış kanla sulanan Türk vatanında Türk vardır ve var olacaktır demektir.

?.Türkün tek hakim olması bu yurdu ve bu yurttakileri geleceğin içli ve olgun verimini götürmesinden geçer.

Kemalizm davasında işbaşı olacaklar gibi; bu davanın iktisadi, ticari her hareketinde yine işbaşı Türk olacaktır.? (Çağatay/37)

MMTB?nin milliyetçilik ve millet anlayışı; Atatürk?ün milliyetçilik ve millet anlayışa uygunluk arz eder. Türklük ön plandadır, etnik bir milliyetçilik hâkimdir.

Milliyetçiliğin belli başlı unsurları şöyle sıralanır; siyasi varlıkta birlik, dil birliği ( bu Türkçe oluyor), yurt birliği, ırk ve menşe birliği (kendini Türk his etme vs.) tarihi karabet ve ahlâki karabet. Mustafa Kemal?e göre bu unsurları bir arada bulunduran başka millet yoktur.

Millet, dil ve ülkü birliği diye formüle edilen bu unsurlar MTTB?nin temel vazgeçilmezleridir. (Sahife 40 daki şiir)

Birlik Dergisi?nde ?Türk Başkalarıyla Müsavi Olamaz? diye bir makale yayınlanır. (41)

Dış Türkler konusunda MTTB ile CHP farklılaşıyordu, iktidar, Turancılığı tarihi bir hatıra olarak görüyordu. MTTB ise tersini düşünüyor Türk birliğini savunuyordu. Türkmen. Özbek, Oğuz, Kırgız kardeşti. Kardeşlik gereği de yapılmalıydı.

Yeni tarih tezi

TC kendine yeni bir tarih tezi bulma çabasındaydı, mazisinden kaçmaya veya unutmaya gayret ediyordu. Bunun için Sümer, Akad, Elam kavimlerini Türk kökenli olduğu tezi ortaya atıldı. 1931 yılında şekillenen yeni tarih tezine göre beş bin yıllık bir tarihe sahip Türklerin dünyanın her yerinde Türk medeniyetinin izleri vardır.  TTK bu katkıları ortaya çıkarmak için kuruldu. Artık bilimsel temellere dayanan bu yeni tarih tezini reddetmek imkânsızdı. Böylece Türkler; Yunanlardan, Araplardan, Farslardan daha üstün bir ırk oldukları da ispatlanmış oluyordu. Anadolu?ya yerleşme ve devletleşme de bu üstünlüğü pekiştiriyordu.

Bütün bunlar Osmanlı?nın büyük ve yüce Türk tarihi içindeki yerini hafife almak hatta yok saymak anlamına geliyordu. TC geniş ve yaygın Türk tarihinin bir uzantısı ve devamıydı, Osmanlı ile alakası yoktu. Bu durumda Osmanlı mirasını tereddütsüz reddetmek gerekecekti.

MTTB?de benzer tarih tezini savunuyordu. İlk dönemlerinde ?Altın Çağ? olarak Orta Asya işaret edildi. Atila, Cengiz, Oğuz, Mete?nin kahraman torunları olarak kendilerini takdim ettiler. Genel itibarıyla Osmanlı öncesi tarih daha önemliydi.

Yerlilik

TC?nin milli ve yerli sanayi ile yerli malı haftaları gibi söylemleri MTTB aynen uygulamıştır.

Türk olmayanlara karşı sert ve acımasız tutum MTTB?de fazlasıyla vardı. Yabancı okullara, gayr-i Müslim okul ve derneklerine, kiliselere açıkça cephe almıştır. Milli şuuru zedeleyen her şeye düşman gözüyle bakılıyordu.

Türk dilini koruma konusunda da iktidarla uyumlu idi.

İktidarın köye, köylüye verdiği önemin aynısını MTTB veriyordu. Belki mensuplarının köy kökenli olmasının bunda etkisi vardır, fakat bu köye yöneliş genelde iktidarın etkisi ve siyaseti doğrultusunda olmuştur.

Komünizm düşmanlığı birinci vasfıydı.

1930?lı yıllarda Moskova?da eğitim görüp gelen gençlik, İslâm?a ve İslâmi değerlere saldırıyor, insanları dinden ve örften uzaklaştırıyor. Bu anlayış 1980?e kadar devam etti.

Milli Türk Talebe Birliği, Turancı ve Türkçü politikaları savunan, ?Yerli malı kullan? ve ?Vatandaş Türkçe Konuş? kampanyaları düzenleyen bir teşkilattır.

MTTB 1936 yılında kapatıldı fakat üniversite gençliği ve ülke üzerindeki etkisi tamamen yok olmadı.  Etkisini gösteren Tan Gazetesi hadisesidir.

Tan Gazetesi olayı

Kayhan şöyle aktarır: ? O zamanlar MTTB resmen kapalıydı. Memleketimizdeki bugünkü kızılların tohumunu atan Tan-Görüşler- Yeni Dünya- Gün gazete ve dergilerinin sol propagandası gençleri infiale sürükler. Bunun üzerine milliyetçi gençler, Beyazıt Meydanı?ndan yürüyüşe geçerler. Başında Ahmet Emin Yalman?ın bulunduğu Vatan gazetesine doğru ilerlerler.  Buradan da Tan Gazetesi?ne giderek gazete binasını, matbaasını makine dairesini darmadağın ederler. Böylece o zamanki solcu neşriyatın yerleri hep tahrip edilmiş, mesullerine iyi bir ders verilmiştir.? (İslâm Gençliği?nin Stratejisi,159) meydanda ?Kahrolsun komünistler. Vatan hainleri hala mı konuşacak. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.?.. gibi sloganlar atmışlardı. Kalabalık 20 bini bulmuş ve Taksim Meydanı?na kadar yürüyerek bir bildiri okumuşlar ve vatanı atalarımızdan aldığımız gibi koruyacağız yeminiyle dağılmışlar.

Olayın bir tertip olduğu ve DP?li sağ eğilimlilerin yaptırdığı veya CHP içindeki sola karşı grup tarafından düzenlendiği söylenir. Olaya Süleyman Demirel ve İlhan Selçuk da katılmışlardı.

1946-1960 dönemi

Türkiye değişen dünyaya karşı kendini savunmak ve yeni sistemde yerini almak için çok partili hayata geçişe hazırlanıyordu. Bir taraftan şef İsmet Paşa kendini buna alıştırıyor diğer yandan kurumları ihdas etmeye yol veriyordu.

Dünya, makas değiştirmeye başladı bu tarihlerde. Yorulan Büyük Britanya yerine ABD devreye girmeye başladı. TC buna uyum sağlamak için çok partili hayata geçmek zorunda kaldı. Bu dönüşüm veya açılım iç istekten çok dış dayatma ile alakalıydı.

18 Temmuz 1945 yılında Milli Kalkınma Partisi kurulmasıyla çok partili hayata geçilmiş oldu.  Partinin kurucuları; Nuri Demirağ, Cevat Rıfat Atilhan, Hüseyin Avni Ulaş idi. ?Ne puta tapacağız ne de put olup kendimize taptıracağız? diyerek yeni dönüşümün işaretini veriyor ve tek parti anlayışını sorgulamaya başlıyordu.  Çokça parti ve dernek kuruldu. Kendini ifade etmeye hasret toplum adeta çığlık atıyordu. 7 Ocak 1946 yılında DP Celal Bayar başkanlığında, Refik Koraltan, Fuat Köprülü ve Adnan Menderes tarafından kuruldu. CHP bile laikliği tartışmaya açmıştı.

15.2.1946 tarihinde ?Talebe Birliği? adıyla yeniden kuruldu. Daha sonra bakanlar kurulu kararıyla 17.2.1946 yılında ?Milli Türk Talebe Birliği? adını aldı.

Bu dönem ilk başkanlığa Rehai İslâm seçildi. Samsunlu Edebiyat Öğrencisi, tipik bir Anadolu evladı.

Daha sonra Adanalı tıp öğrencisi Suphi Baykam başkan seçilir. Ressam Bedri Baykam?ın babasıdır.

Okul sıralarında milliyetçi sonraları CHP?li bir siyaset adamı, hariciyede adı yolsuzluklara bulaşmış bir zat.

10 Aralık 1947?de komünizmle mücadele konusunda yayınlanan MTTB bildirisinde şu ifadelere yer verilir: ?Derneğimiz iman olarak benimsediği milliyetçilik anlayışına dayanarak vatan, millet ve aile gibi milli mukaddesat mefhumlarını inkar eden komünizm ile daha şiddetli mücadeleyi şiar ittihaz eder.?

Kamuran Evliyaoğlu 29 Aralık 1951?de Üniversite binasına Atatürk heykelini diktirmişti. ?İnkılâpçı Gençlik? dergisi çıkarmıştı.AP kurucuları arasında yer almış sonraları amansız bir düşmanı kesilmiştir.

Nejat Çamran 10.04.1955 - 17.05.1955  CHP de siyaset yapmıştır.

Orhan Sakarya 1955 yılında başkan seçilir. Sola meyyaldir daha sonra CHP saflarında siyaset yapmıştır.

Vehbi Ünal seçiliyor. Bu dönem çok silik bir dönemdir, varlık gösterememiştir.

MTTB bu dönemde iktidarla ne tam uyumlu ne de karşıdır. Ama 1957 den sonra iktidara muhalif CHP?ye yakındır. İktidar da gençliğin kıymetini ve etkisini kavrayamamış. Sadece bazı ufak tefek düzeltmeler yapmıştır. Ezan?ın asliyle okunması, İHL?lerin ve Yüksek İslâm?ın açılması vs...

Sol şaşkınlığını atmış örgütlenmeye ve toparlanmaya başlamıştır. 1960 ihtilalı olduğunda solun emrine amade bir MTTB vardı.

27 Mayıs ihtilalinin oluşmasında İnönü?nün kışkırtmasıyla gençliğin büyük etkisi olmuştur.

1960-1965 dönemi

Prof. Dr. Yaşar Özdemir 1960 İhtilâli döneminde başkan olmuş, kendilerinin sosyal demokrat olmakla birlikte milliyetçi olduklarını belirterek, ?Demokrat Parti ile aramızda sürtüşme vardı. Bunun için DP aleyhindeki her türlü toplantıya katıldık. Ama ihtilâl olduktan sonra askerlerle aramıza mesafe koyduk? der.

Halbuki, 1960 ihtilalinin hemen ardından değişik kuruluşlar ve bilhassa gençlik örgütleri peş peşe basın bildirileri yayınlayarak askeri darbeyi desteklediklerini ve darbenin gerekçelerini sonuna kadar savunduklarını genel başkan Yaşar Özdemir, genel sekreter Hüseyin Sağıroğlu, İstanbul İcra konseyi başkanı Mete Akıncı?nın ortak bir telgraf çekerek darbeyi desteklerine müşahede ediyoruz.  (Ülkü Tamer, Radikal 27 Kasım 1999)

Daha da ileri giderek 27 Mayıs darbesini; ?Milli inkılâp hareketi? olarak değerlendiriyor, karşı çıkanları da hainlikle suçluyorlardı. İhtilalin hemen akabinde 8 Haziran 1960 da Beyazıt?ta miting düzenlemiş ve sıkıyönetim komutanıyla MTTB?li yetkililer beraber katılmışlardı. Yaşasın Cemal Paşa sloganlarını atmışlardı. Gene ayni dönemde ?Ordu ve Gençlik Günü? diye toplantı düzenlerler katılanlar arsında Alpaslan Türkeş de vardır.

Devrimi tüm Türkiye?ye yaymak için projeler geliştirir 1500 üniversite genci bu iş için müracaat eder.

MTTB adına asistan Çetin Özek imzasıyla İstanbul Gazetesi?nde bir bildiri yayınlar; darbenin gerekçelerini haklı bulur ve  MBK?ye bağlılığını bildirir. (Doğan, 84- 90)

Sol, her zaman kendini başka türlü göstermeyi becerebilen bir esnekliğe sahiptir. En âla darbecilik yapar sonra dönüp özgürlükten dem vurur. 1960 sonrası bilhassa 1961 anayasanın özgürlük getirdiğini nakarat halinde tekrarlar dururlar. Buna bazı İslâmi çevrelerde katılır. 27 Mayıs ihtilali, halkın önünü kesmek için ülkede ne kadar kıyıda köşede kalmış toplum dışı ve fıtrat dışı temayüller varsa onların önünü açmıştır. Onların önünü açarak muhafazakâr - milliyetçi- Müslüman halkın önünü kesmiştir. Darbeden sonraki düzenlemeler, halka karşı devleti koruma tedbirleri geliştirilmiştir. İhdas edilen tüm kurumlar halkın önünü kesmeye yöneliktir. 1980 ihtilali kalan boşlukları doldurmuş ve askeri vesayeti kanunlaştırmıştır. Bu yönüyle 27 Mayıs ile 12 Eylül arasında fark yoktur. Zamanın solcu MTTB idarecileri de bu genel anlayışa katılmışlardır.

Prof. Yaşar Özdemir?den sonra teşkilatın başına geçen Ö. Faruk Narin de CHP geleneğinden bir isim. Burhanettin Kayhan bunu eyyamcı ve milli hasletlerden yoksun kabul eder. MTTB başkanı sıfatıyla ?Her düşünüş ve davranışta Atatürk ve onun Kemalist ilkeleri yolumuz, ışığımız olacaktır? diyordu.

1963-1965 arasında başkanlık yapan eski CHP milletvekilli Yüksel Çengel olmuştur. Solun tamamen emrine girmiştir. Deniz Gezmişlerin de katıldığı dönemlerdir. Kendisi 1957?den beri CHP siyasetini güttüğünü söyler. Yüksel Çengel; 1977-1980 CHP Avcılar Belediye Başkanı, 1986-1987 SDHP Bakırköy ilçe başkanı, 1987-1991 SHP milletvekili, 1997-2001 CHP İstanbul il başkanı? MTTB nin yeniden açılışı dolayısıyla, o yıllarda gençlerin ülke sorunlarıyla yakından ilgilendiklerini hatırlatarak, ?90 yıllık mazisi olan örgütümüz, gençleri yeniden kazanıp ülke sorunlarıyla ilgilenmeleri sağlamayı amaçlıyor. AB?den Ermeni meselesine kadar, gençlerin söz söylemesi gereken pek çok konu var? der, Yüksel Çengel tipik bir CHP?lidir.

Bu dönem tamamıyla  solun ve askerin, ulusalcılığın ve Kemalizm?in emrindeydi. Ayrıca dine ve dindarlara cephe alan bir dönemdir. Milli Gençlik Dergisi sayı 2-3 de Bozkurt Göğüş?ün ?Atatürkçülük savaşımız? adlı bir yazı yayınlanır. (Çağatay,138-139)

1965-1969 dönemi

Dünya?da ve Türkiye?de iki ayrı düşünce belirmiş ve saflar netleşmişti. Sağ-sol, Rusya-ABD, NATO -VARŞOVA vs?

Gençlik de bu ayırıma uydu ve iki ayrı gençlik arasında hatlar gittikçe belirginleşti ve derinleşti.

Millilik ve sağcılık kendi içinde bir takım farklılıkları barındırmasına rağmen aynı görünmeye başladı. Düşman birdi. Komünistlik.

ABD, düşman olarak Rusya ve peyklerini ilan etti. TC Rusya?nın tarihi düşmanlığından ve SSCB?nin yayılmacı siyasetinden korkarak NATO?ya dolayısıyla ABD?ye yaslandı.

Türkiye?de iktidar sağcı; DP, AP vs. muhalefet solcu CHP ve benzerleri.

Rusya?nın iki önemli özelliği vardı; bir sıcak denizlere inme, bunun için de Türkiye?yi kendi yanına çekme veya zorla boyun eğdirme. Çok miktarda asker barındırmanın sebebi de buydu. İkinci özellik din dışılığı yayma. Bu din dışılıkla Komünizm eş anlamlı anlaşıldı. Bunda hem ABD?nin menfi propagandası vardı hem de sol anlayışa uygundu da.

Sağcılar da karşı olan ekip olarak ister istemez, komünizm düşmanlığı ile din düşmanlığını ayni görmek zorunda kaldılar. Bazı İslâm ülkeleri sola dayanmak zorunda kalınca İslâm sosyalizmi gibi garip tezler ortaya attılar. Fakat Türkiye?de din gelişmeye ve ilerlemeye mani sayıldığı için dinden kaçtılar. Aydın demek din dışı demekti.

İşte bu atmosferde MTTB de sağcılıkta karar kıldı. Bu ekip içinde İslâmilik de barındırıyordu.

Bundan sonra MTTB?nin seyri ile İslâmî arınma veya İslâmiliğin gelişimi arasında bir benzerlik vardır, diyebiliriz.

MTTB bir bakıma toplumun sesi olmaya başlar bundan sonra. Halktan kopuk, tarihten ve ecdaddan kopuk, dayanağı olmayan bir gençlik örgütünden hayata hâkim bir anlayış öne çıkmaya başladı.

1965?li yıllarda dünyada da kıpırdamalar başlamış, öğrenciler, memleket meselelerine duyarlı olmaya başlamışlardı. MTTB?de de değişiklikler baş gösterdi. Dine ve dini değerlere yakınlaşma başladı. Halka yönelme zorunda olan siyaset, ister istemez halkın dini olan İslâm?a sıcak bakmaya ve dini eğitime ve dindarlaşmaya sempati beslemeye başladı, en azından öyle görünmek zorunda kaldı. Bu hassasiyet gençlikte daha belirgindi. Bu yönelimin başka sebepleri de vardı, İhvan-ı Müslimin teşkilatının gittikçe yükselmesi ve tercümelerin Türkiye?ye gelmesi. Uzun süren despot tek parti döneminin bitmesi, İHL ile din eğitimin yaygınlaşması vs. ABD kayırmasıyla gelişen bu yeni ahval daha sonra Amerikancı İslâm diye bizzat Müslümanlar tarafından dile getirilen anlayışla gerçek İslâm anlayışını o tarihlerde ayırmak güçtü.

MTTB tarihi İslâmiliğin değişim tarihidir diyebiliriz.

MTTB bir yönü ile siyasi diğer bir yönü ile de düşünseldir.

 

k_saglam

Yeni Kitabımız Çıktı

egri_agacin_golgesi

Son Eklenenler

TOPLUMSAL VE KÜRESEL KARGAŞA VE ÇÖZÜM YOLLARI - 3
Ülke- Bölge İlişkileri Beynelmilel ...
TOPLUMSAL VE KÜRESEL KARGAŞA VE ÇÖZÜM YOLLARI -2
TOPLUMSAL VE KÜRESEL KARGAŞA VE ÇÖZ...
YENİ AHVAL - 2
(20 Temmuz 2025, Pazar) KUŞATMA ve KAR...
YENİ AHVAL
(24 Haziran 2025, Salı) Kişiler olara...
YEREL SEÇİM SONRASI ÜLKENİN AHVALİ
(1 Nisan 2024, Pazartesi) Yerel seçim ...
İNSAN KENDİNİ KEŞFEDEBİLİR Mİ?...
(26.01.2024, Cuma) Her kişi, 'önce ke...
MİLLİYETÇİLİK- MUHAFAZAKARLIK- ÜMMETÇİLİK
(Yerellik 'Yerlilik' - Muhafazakarlık -...
EY EHL-İ İSLAM, UYAN!
(06.11.2023, Pazartesi) Ey dünyayı g...

Kimler Sitede

Şu anda 73 konuk çevrimiçi
Üyeler : 3
İçerik : 657
Web Bağlantıları : 5
İçerik Tıklama Görünümü : 7365387
< ?php if( JRequest::getVar( 'view' ) == 'article' ): ? > < jdoc:include type="modules" name="socialwidget" /> < ?php endif; ? >