Doğru Haber |
Doğru Haber
Kâzım Sağlam kendini; dinini yaşamaya gayret eden bir Müslüman, dünyada ve Türkiye?de meydana gelmiş ve gelmekte olanları anmaya çalışan bir insan, aczini ve eksikliğini bilen bir kul, İslam düşmanlarının değirmenine su taşımayan bir kişi?. Cevap 2
-Buruc Yayınları, önce Şafak Yayınları diye kuruldu. Kuruluş aşamasında neler yayınlarız diye bir yayın politikası belirledik. a-İslâm?ı ana kaynaklarından öğrenmek, İslâm kültür mirasını ve bizden önceki seleflerimizin birikiminden ve tecrübesinden faydalanmak, bize bırakılan mirasımızı sürdürmek. b-Bugünkü İslâm aleminin durumunu, fikrî ve siyasî durumunu önce anlamak, sonra ders çıkarmak. c- Üzerinde yaşadığımız topraklardaki ilmî, fikrî, siyasi.. bilgi ve bilince katkı sağlamak. ?. Bu arayış neticesinde kaynak eser olabilecek bir tefsir üzerinde durduk. Ebu Suud Efendi Tefsiri mi Kurtubi Tefsiri mi olsun? diye istişare ettik sonunda Kurtubi?ye karar kıldık. Bu kararının alınışında bazı gerekçeler var, onları Tefsir?in özelliklerini anlatırken değineceğiz. Böylesi hacimli ve çok yönlü tefsiri yayımlamanın zor bir iş olacağını biliyorduk. Daha önce İbn Kesir Tefsiri?nin hazırlanmasında ne tür zorluklar olabileceğine kısmen şahit olmuştum. O sıkıntıları yaşamamak için tedbirler aldık. Evvela böylesi bir Tefsir?in doğru ve anlaşılır bir tarz ve üslupta tercümesi gerekirdi. Bunun için yetkin bir mütercime ihtiyaç olurdu ve bu yayının bel kemiğini oluşturur. Yılların mütercimi ve tefsir dalında deneyimli ve birikimli Beşir ERYARSOY hocamızla bu işe koyulduk, zaten Kurtubi?nin tercihinde de onun etkisi çok olmuştur. Burada iki şeye özelikle dikkat ettik. Birincisi eserin tercümesinde, üslup farkı olmayacak. İkincisi zamana sıkışıp ciltlerin hacmi arasında bir dengesizlik ve acelecilik olmayacak. Bunun içinde tedbir aldık, 3,5-4 sene bir hazırlık yaptık, yani tercümeye ve dizmeye başladık elimize dört cilt tam tekmil geçtikten sonra yayınına başladık. Ayrıca yayın için bir alt yapı lazımdı, teknik donanımı da tamamladık. Her şeyi kendi bünyemizde hazırladık, tercümeden dizgiye, mizanpajdan tashihe, kadar. Bu esere layık bir düzenleme yaptık. Masraftan kaçmadık, kağıdını şamua seçtik, o zaman şamua ile normal birinci hamur arasında hayli fiyat farkı vardı bunu göğüsledik. Baskı ve cildi için de ayni titizliği gösterdik. Hamd olsun eseri tamamladık. Sonunda bir cilt fihrist çıkardık. Fihrist için ayrı bir yol izledik. Ayrıntıya boğmadık, Kurtubi üzerinde çalışmak isteyen, faydalanmak isteyene de yardımcı olsun diye kullanılışlı bir fihrist oluşturduk. Ayrıca yirmi cilt kitabı hazırlarken tashih ve düzeltisinde, fihristin hazırlanışında emeği geçen Ramazan TUĞ?a burada teşekkür etmeyi bir vazife sayıyorum. Kelimelerin yerleştirilmesinden, kelime seçimine kadar her şeyini itina ile hazırladık, Beşir ERYARSOY hoca son şeklini bir daha gördükten ve evet çektikten sonra baskıya verdik. Ayrıca Kurtubi?nin ?mesele? diye yazdığı ayrı ayrı konuları biz okuyucuya kolaylık olsun diye madde başlıklarına ad koyarak verdik. Cevap 3
Kurtubi?nin, el-Camiu li Ahkami?l-Kur?ân adlı Tefsiri hem rivayet hem dirayet tefsiridir. 1273 miladi yılında vefat eden müfessirimiz, kendi dönemine kadar yazılmış tüm ilim dallarındaki Kur?an?a ait kitapları elden geçirmiş, onları değerlendirmiş ve yararlanmıştır. Sadece tefsir değil tüm İslâmî ilimlerde mahir bir alimdir. Kıraatten, gramere, hadisten siyere, tarihe, kelamdan felsefe, batı tarihi ve gayr-i müslimlerin Müslümanlara bakışlarına kadar birçok sahada telifleri olan bir zattır. Endülüs?te doğmuş Mısır?da vefat etmiş Hazrecli bir ailenin evladıdır. Endülüs?ün o derin tefekkürünü tefsirinde görmek mümkündür. Tefsiri ile ilgili müellifin dilinden bir alıntı yapalım. ? ..ömrüm boyunca Kur?an ile uğraşmayı, bütün takatimi onun hakkında özlü bir açıklama yazmaya harcamayı uygun gördüm. Bu açıklama; tefsir, dil, irab ve kıratlara dair nükteleri izah etsin, doğrudan uzaklaşmış ve sapık yolları izleyenlerin kanaatlerin reddini ihtiva etsin. Sözünü edeceğimiz ahkâm ve âyetlerin nüzulüne dair hususlara tanıklık edecek pek çok hadisler, - âyet ve hadisler- bu ikisinin manalarını bir arada telif eden, onların müşkil delillerini, selefin ve selefe uyan halefin sözlerini beyan eden bir muhtevaya sahip olsun, istedim. Ben bunu kendim için bir hatırlatma ve öğüt, kabre gireceğim gün için bir azık, ölümümden sonra da salih bir amel olsun diye hazırladım.? Kurtubi?nin tefsirde takip ettiği yol: 1- Âyeti âyet ile açıklama. Önce bir âyeti zikreder, o âyetle alakalı diğer âyetleri zikreder. Konuyu böylece açıklar 2- Âyetten sonra hadis-i şeriflere yer verir. Sahih bulduğu hadisleri izah babından serd eder. Özellikle nüzul sebeplerinin belirlemesinde çokça hadis rivayet eder. 3- Sahabe ve Tabiinden gelen nakillerden yararlanır. Bunları değerlendirir. Önceliği sahabeye verir. 4- Dile danışır. Kurtubi?de derin bir dil tefekkürü vardır. Kur?an?ın anlaşılmasında dile önem verir. Dil nereye kadar müsaade ederse oraya kadar gider. Bunun için dil alimlerinin görüşlerini detaylı biçimde önce nakl eder sonra farklılıkları belirtir daha sonra tercih ettiğini niçin tercihte bulunduğunun anlatır. Sonra da hükmünü, görüşüne bu dil tefekkürüne bina eder. 5- Kıraate önem verir. Ondan yararlanır. Kıraat farklılıklarını değerlendirir ve onlardan yararlanır. Bazen ahkâmı bunlara dayandırır. Ayrıca kıraat ilimleriyle uğraşanlara çokça malzeme verir. 6- Kendinden önceki âlimlerden nakillerde de bulunur. Uygun gördüğü görüşü kabul eder. Burada mezhep taassubu gütmez. Maliki mezhep olmasına rağmen güçlü bulduğu başka mezhep imamların görüşünü rahatlıkla benimser. Bunları çoğaltabiliriz. Kurtubi Tefsiri bir ahkâm tefsiridir. En çok öne çıkan tarafı ahkâm yönüdür. Kur?an?ın anlaşılması aslında yaşanması içindir. Yaşayabilmek için de bir hüküm belirtilmesi gerekir. İşte Kurtubi, burada imdadımıza yetişiyor Kur?an?dan nasıl bir hayat tarzı sürmemiz icab ettiğini bize maddeler halinde ve hükmünü belirterek sunuyor. Bazen de kendi görüşüne dayanarak hüküm belirtiyor, yani ictihadda bulunuyor. Genellikle derim ki; diye başlayan kısımlar müfessirimizin kanaat belirttiği konulardır. Kur?an?ı anlamak isteyen ve yaşamak isteyen herkes için başvuru kaynağıdır. Kur?an?ı anlamak için gerekli malzemeyi bize sunar. Bununla yetinmez, Kur?an?a saygı, okuma adabı, Sünnete bağlılık, sahabeye hürmet, hadis değerlendirmesi, tarih şuuru, mezhepler tarihi, mezheplerin sapkın tarafları? gibi konularda da yetkin bir Tefsir olduğu okuyan herkes fark eder. Cevap-4 Müslüman?ın hayatında tefsirin önemi, yok sayılamaz. İslam medeniyetini diğer medeniyetlerden ayıran özelliği Kitabî oluşudur. Medeniyetimizin temeli Kur?an?dır. Tefsir, Kur?an?ı Hz. Peygamberin anladığı şekilde anlamaya çalışırken bize imkânlar sunar. Kitabımızı hayata uyarlarken, yani Kur?an?ı yaşarken Peygamberin izini süreceğiz. Bunun pratiği de tefsir ilmiyle olabilir. Tefsir ilmi hem Kur?an?a bağlılığımızı garantiler hem de bizden önceki seleflerimizin birikiminden yararlanma imkânını sağlar. Dengeli ve dik duruşumuz sağlıklı İslamî eğitimize bağlıdır. O da tefsirdir diye biliriz. Cevap-5 Tercüme eserlerini yeterli bulmaktan çok problemleri beni ilgilendirir. Her iki dile vukufiyet, tercüme edilen eserin içeriğine ve muhtevasına hâkimiyet gerekir. Yani alan seçilmeli, tek başına dil bilmek yeterli değil. Tercüme, teliften zor bir iştir. Mütercimin tercüme edeceği esere müdahale etmemesi lazım. İtirazı varsa dipnotta belirtir. Şu görüş okuyucuya uygun değildir, bu düşünce Türkiye şartlarına uymaz diye makaslama yoluna gidilmemeli. İslâmî yayıncılıkta tercüme piyasası yok. Bundan hem mütercimler zarar görüyor. Hem yayıncılar zarar görüyor. Ayrıca hangi mütercim hangi konunun uzmanı diye de bilinmiyor. Bunlar sıkıntılardır. Bu sıkıntılar beraberinde kalitesizliği ve harcıâlemliliği getirir. Kaliteyi düşürür. Tercümeden telife geçmeliyiz, Türkiye?deki bilgi birikimi buna elverişlidir. Bu ülkenin insanı bu ülkenin ihtiyacını daha iyi bilir. Dertler dillendirilmeli ve hal çareleri aranmalıdır. Bu hususta yayıncılara iş düşer.
Cevap-6 Yayınevlerinin ve yayımlanan kitap adedindeki artışı olumlu buluyorum. Rekabet ortamını oluşturur o da kaliteyi doğurur, belki ileride alan seçimine gidilir ve ihtisaslaşma başlar. Elan ülkenin durumu kaliteden çok ayakta kalabilme mücadelesi veriliyor. İslâmî camiada yayıncılık daha tam oturmuş sayılamaz, bu hengâmede bilgi kirlenmesi de oluyor. Yararlı yararsız, kitaplar birbirine karışmış durumda. Bu bolluk içinde yolunu kaybetme tehlikesi de var. Onun için kitap okumada bir yol- yöntem takip edilmelidir. Herkes her kitabı okumak zorunda değildir. Bu kadar çok kitap içerisinde tüm yayınları takip etmek mümkün değil. Öyle ise gençler önce kendi nefsine danışmalı, ben hangi kitabı okumalıyım, diye. Birikimine ilgi alanına, gelecekte kendisine lazım olana yoğunlaşmalı. On sene sonra gereği kalmayan kitap okuyarak zaman kaybetmemelidir. Ayrıca herkesin güvendiği birine danışarak işin uzmanı birinden öğüt alarak okumalıdır. Aksi halde çok kitap okuyan ve fakat okuduklarını nerede ve nasıl değerlendirmesini bilmeyen bir tip olarak karşımıza çıkar. İtidalli, dik duruşu sağlayan bir çizgi..
Cevap-7 Son söylemek istediğim; dünyada ve Türkiye?de İslâm?a, İslâmî değerlere bir savaş var. Kültür değerlerimiz sarsılmaya çalışılıyor. Medeniyetimiz tehdit altında, dünyada oynanan oyunları ilk önce anlamak sonra bu oyuna karşı durabilmek için yayıncı olarak alt yapı oluşturmalıyız. Taşkınlıktan uzak, dengeli, ama asla taviz vermeyen bir nesil inşasına katkı sağlamalıyız. Bunun yolu, dünya gerçeklerini gören ve fakat teslim olmayan bir kişilik oluşturulmasıdır. Ne gözümüzü kapatacağız, ne de teslim olacağız. Kendimiz kalarak ve başkasının değirmenine su taşımayarak, İslâmî çizgimizi sürdüreceğiz. Meczup da olmayacağız, yalakalık da yapmayacağız. Böyle bir gençliğin oluşması için yayınlar yapmaya devam etmeliyiz, edeceğiz.
|