Ramazan?da Sükûnet ve Hareketlilik |
Ramazan?da Sükûnet ve Hareketlilik (4 Temmuz 2014, Cuma) Modern dünyanın kargaşasından, günlük koşuşturmadan, ağır ve yorucu trafikten, ticari yoğunluktan, kendine zaman ayıramama gibi gereksiz meşgalelerden biraz sıyrılsak belki bir dinginlik yakalayabiliriz veya hareketliliğin nasıl olması gerekir hususunu iyi anlayabiliriz. Diyelim bunları kısmen yapabildik, bu sefer siyaset peşimizi bırakmıyor, iki dost bir araya gelse hemen siyaset merkeze oturuyor. Bir de yeni yarı sanal cumhurbaşkanı adayımız, Sayın Ekmelleddin İhsanoğlumuz devreye girdi. İşte Ramazanlık malzeme. Dinginlik ve sükûnet iç âlemimizle bağlantılıdır, iç âlem ne kadar temizlenirse o kadar sakinleşiriz. İç kavga, derunumuzda esen fırtınalar bizi harekete geçirir. İç sükûnet dış dünyaya her zaman sakin tecelli etmeyebilir. Bazen iç huzuru ve iç güveni bozan hadiselere karşı hareketlenmek umumi sükûn ve dinginlik için elzem olabilir. Bu tür durumlarda hareketlilik esastır durgunluk geçici. Bir davaya sevdalı gönüllerden sakin sakin durmasını beklemek mümkün değildir, sevda insanı hareketlendirir, ateş gibi alevlendirir, işte böyle bir ateşi söndürmek temizlenmek, arınmak, iç huzuru sağlamak asla değildir. Bu tür hareketsizlik boş vermişliğin tezahürüdür. Dinginlik ve sükûnet, savaş öncesi sessizlik olmalıdır. Biz bir savaştayız, bu savaş içimizde başlayarak halka halka hayatımızı ihata ediyor, ilk önce içimizdeki yabancı unsurlarla savaşıyoruz, nefsimizle, kötü huylarımızla, iyiliğin önünü kesen hayaletlerimizle savaşıyoruz. Sonra mücadele dışarıya -dış dünyaya- taşıyor, iç âlemdeki çatışma dışarıya kayıyor. Eğer savaşı kendimizden ne kadar uzaklaştırabilirsek o denli kârlıyız demektir. İşimizle savaşıyoruz, yani yapıp ettiklerimizin, ne kadar İslâmî olduğunun kavgasını veriyoruz. Bir sonraki hamle, toplumu İslâmîleştirme safhasına dönüşüyor. Daha yukarısı fiili cihad mertebesine çıkıyor. İlk durak olan ruhi eğitimimiz eğer sağlam zemine oturmazsa tüm mücadelemizde ve mücahedemizde tökezleriz. Ramazan ayı iç âlemdeki boşlukları doldurarak önce bir dinginlik kazandırır bize, ardından aldığımız bu azık ve güçle savaş alanına bizi iter. Ramazan ayında arınma sürecine girebilme becerisini acaba nasıl elde edebiliriz. Hiç iş yapmadan pinti pinti oturarak arınma olmaz. Arınma bir hareketliliktir, bu hareketlilik Ramazan ayında ruhî hareketliliğin bedenî ve zihnî harekete galebe çalması olarak kabul etmekle sağlanabilir. Ramazan arınması; bizdeki nakısaları tamamlama, gelecek sadmelere karşı kendimizi koruyabilme, zararları defetmek için atağa geçme azığını elde etmektir. Arınma iki yönlü işler, bir yönü içimizdeki fazlalıkları atma, diğer yönü eksiklikleri tamamlama. Fazlalıkları atma, evvela neyin fazla olduğunu Ramazan girmeden önce tesbit etmemiz icab eder. Bedenimizdeki fazlalıklar, yağlar, şişkinlikler, göbekler erimelidir. Ruhumuzda biriken ifrazat ne varsa hepsini bir bir oruç terbiyesiyle dışarıya atmalıyız. Bunlar her insan için farklı farklıdır. Mesela, yalan söyleme -beyaz yalanlar dahil- huyumuz varsa onu temizlemeliyiz, kökünü kazımalıyız. Böbürlenme hastalığına duçar olmuşsak o illetten kurtulmanın çarelerini bulmalıyız. Çok uyuyorsak terk etmeliyiz fazla uykuyu. Çok konuşuyorsak kesmeliyiz, biraz dinlemesini bilmeliyiz. Eksiklikleri tamamlama, herkes kendi ayıbını diğer insanlardan kırk gün önceden bilirmiş. Namaz kılmakta gevşekliğimiz varsa onu tamamlamalıyız, ilmi yetersizliğimiz varsa elde etme yollarını aramalıyız. Kur?an okumamız zayıfsa takviye etmeliyiz, okumamız düzgün ama az okuyorsak okumalarımızı çoğaltmalıyız. Eksikliklerimiz bitmez burada da bir sıralama yapmalıyız, ehemmden mühimme doğru bir sıralama. Görüldüğü gibi Ramazan hareketsizlik değil hareketlilik ayıdır. En büyük eksiklik zamanı iyi kullanmamadır. Boş lakırdılardan kurtulabilirsek birçok meseleyi hal ederiz.
|